12 Aralık 2018 Çarşamba

Doğum Sancısı

Bıraktığın ipi,boynumdan aşağı süzüyorum.
Ellerimin arasında büyük tekerler var.
Tekerleri itebilmek,yol kenarından uzak kalıyor.
Savaş diye bağırıyorsun,
Eskisi gibi sevişmiyoruz seninle.

Kalçaları büyük kadınlar gibi,
Kalçaları çok büyük kadınlar gibi yürüyoruz.
Kasıklarına şiir yazıyorsun ve öpüyorum.
Belini kavradığı kadar,seviyorum ellerimi.
Yalnızım.
Yalnız ve sadeyim.
Çok yalnızım.
Çocuklarımızı doğur diyorum.
Şiir bize gülümsüyor.
Çocuklarımızı doğuracağım demiyorsun.
Sabah kahvaltısında hiç peynir yok.
Ekmek yemiyoruz.

Denize uyanan sabahlardan çok,gözlerini seviyorum.
Kiraz ağaçları yerine,dudaklarını.
Çünkü gözlerin ve dudaklarının arasında kalan burnunu öpüyorum en çok.
Sağ elim,solundan başlayarak Arapça yazıyor.
Küçük çocuklar hep küs kalıyor dine.

Sen bana,hep küs kalıyorsun.

Kalk,
Suratıma indirmen gereken,
Pek siyasi olmayan ve edebi kalıntılar içermeyen tokatlar var.
Kalk,
Sırtıma basman gerekiyor,
Göğsüme acı deyişim bundan.

Tam şuan şurası tavan.
Elim,istersem dokunuyor,
Bazen üstüme düşüyor,
Boyası istemediğim renk olan tavan.
Tam göğsünün ortasına yatmak istiyorum.
Alnıma dokun.
Dudaklarıma uzan.

Yeniden doğmak diyorum.
Kaç kaburgam varsa,tam oradan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder