1 Mayıs 2016 Pazar

Şehir Efsanesi.

Savaş Tanrısı gibi ihanet etme bana.
Ey sözüm.
Gözüme düşürme ateşinin sancısını.
Bıraktığım gibi bu kalem.
Alınacağın bir şey yok.
Alındığını hangi kibarlıkla söyleyebilirim sana.
Sazlık boyu ayakkabılarının rengini,önemsemiyorum.

Öldüm.
Sende öleceksin.
İzlediğini biliyorum aklımın en tenhasını.
Ve bu bıçakların,çoktan bilenmiş kanıma.
Kanımdan yazılıyorsun.
Canımdan'
İçinden.
Eşlik ettirip beni'
Oturttuğun sandalyenin her bir bacağını kırmışsın.
Mezar siyahı, boşluklar açmışım kendime.
Bıraktığım gibi bu kalem.
Bıraktığın gibi bu kelimeler.

Bizden sonra biz gibi olan herkes öldü.
Ölürken'öldürdün.
Gülleri reçel yapan teyzeler bir bir evine kapandı.
Namaza koşuşan amcalar,desteksiz yürüyemez oldu.
İnanmayacaklar biliyorum ama'

Gök sen istemeden yağmamaya başladı.

Seyirci olarak izlediğim 48 numaradan'
Cam kırıklarını topladım'kulaklığıma.
Ölü bedenimin yapacak çok işi yoktu.
İşim yoktu..

Yürümeyi sevmediğimden'
Ayakkabılarıma basıp durdurmanı istedim.
Keskin ayinlere katılmış zihnimi'
Kendi avucumla parçalamış gibi bir rüya bu.

Yanıma sokuldu'
Boynuzları yoktu.
Kırmızı değildi.
Yanıma sokuldu'
Zafer dedi'
Zafer dedim.
Yanıma sokuldu.
Kaybettim.

Harici birikintiler oluştu.
Oluşuyor'
Gözüm gibi gidiyor ruhum.
Tutulmayacak kıyafetlere 'rusak iman' diyorlar.
Hırçınlaşıyor bileklerim.

Kan basıncı sıfır'
Gök kızıyor'
Bulut keskin.

Sokulma'
Derisi yılandan bir hancı kıvırabilir bu şiiri.
Sokulupta'
Boğulma.

Ne padişah'
Ne gazi'
Ne silah'
Ne kitap'

Yaprak kökü kadar bir toprak.

Görüyorlar'
Kazanıyorum.
Kaybediyorlar.
'Ölüyorum.

Bu düşmek gibi bir taarruz.

Biliyorum'
Kanıyor gözün'
Üzülme........
Ölüyorsun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder