Ben sana düşmalık eden bütün safi gerçeklere kırgınım. Ben senin olmama ihtimalinin yaratıldığı bütün fikirlere, kendimi kapatırım.
Masum duygularına, şair olduğum benim.
Eflatunu düş kırıklarınla boyamış bir ceylanı, sırtından kavradım senin için. Çocuk düşlerine vagon vagon kömür taşıdım. Evinin camından bakan bütün kadınlara selam verdim, senden bir haber olsunlar diye. En çok hafta sonları mektup yazdım sana. Akım hür, zindanım aydınlık içinde kalır çünkü. Yüreğine, işsizim. Kadınlığına, susuz bir deryanın en koyu haliyim. Nicedir özlediğim kalemimi, sana yazmak için dolduruyorum. Ceplerim kağıt dolu. Papatya gördüğüm yerlere basmıyorum. Koparıp sevgini sınamıyorum, içimden. Bir çiçeği kopartmadığım her yer beni sevdiğine işarettir sevgilim. Güzelliğine çirkin tamlamalar yakışmasın. Adı sanı belli olmayan şarkılar duyulmasın kulağına. Ben sana söyleyemem ama dinletirim. Dinleyemezsen, seslerinden öperim.
Sana sarılmak istiyorum, rüzgarı yenik düşmüş bir limanda. Eteklerinin altına sıkıştır alfabemi, bacakların bütün kabuslardan daha güzel. Kızım olursa adını sen koy. Kızın olursa baba dedirt, delikanlı kollarıma. Yüreğime bir sen daha sıkıştırırım. Ki zaten ağlayışlarımı saklayamaz gözlerim. Sahi şehrinin her sokağı ezberim içinde. Bütün yeşil çimler, eski müstakil evler, büyük ağaçlar ve sesleri. Eski bir sinema bulup, yadigar et öpüşlerini dudağıma. Senin kokundan başka baharım yok.
