30 Aralık 2015 Çarşamba

Kurt'Sürgünü

Anlaşılmamış mektuplar yazmışsın,
Kavramsallığın edebiyatı bu.
Ne varsa ben diye,
Sende kalmış,
-
Günlerdir yazmam gereken yazılar biriktiriyorum.
Odanın sıcağını,
Kotumun cebini,
Şekerin mavisini,
--
Birikince yazılar,
Dudağına kesik alfabeler doluyor.

Değişiyor gün,değişiyor rengi gecenin.
Kılıcım,kuşağımdan düşüyor.
Oturtamamışım bu yüzüğü parmağıma.
Güzün canımı acıtıyor.
--
Şimdi..
Öldürülmemiş saysan kendini,
Ciğerlerim dahi yok oluşa düşse.
Atlar,at olup şaha kalkar.
O sıra çıkar aramızdaki,göğüs basıncı ezilerek.
-
Seni sevdiğimi birde bu açıdan belirtmek isterim.
-
Ellerine el değerse diye,
Bu kedileri içimde öldürüşümün,
Nevruz bayramına denk gelmesi pek idealdir.
Sen bunu bilmiyorsun.
-
Pinokyo göğsüne ' Allah kazıyor.
Örtünü çıkar,kurtlara renk fark etmez kızcağızım.
Meşe,gürgen,palamut
Sulamazsan hepside ölür.
Sesi kısılır söyleyenin.
Ve ellerim senin karın boşluğuna adımı kazıyabilir.
-
Bırak küçük çocukları,
Bırak bu şekere boyanmış elmaları,
Ben lunaparkları sevmem.
-
Haydi,
Hayyam şarapları koymuştur,
Nazım gelmeyecek sürgünden,
Peygamber çoktan yorulmuş.
-
Buradan savaşa geçelim,
Ölmezsek çayı ben demlerim.
Ve;
Sevişeceksek kahrolur faşizm.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder