Ahh...
Bu çığlıklarımı biraz duyar mısın?
Dört gözlü canavarlar,dolap diplerinden bizi izliyor.
Hem lunaparklar,kış vakti çalışıyor artık.
Dönme dolaplar boşa dönmüyor.
Sıcak ekmek kokusu gibi gülüşün zaten.
Tüm güzelliğin orada,
Orada uyutuyorsun umudu bilirim.
Sen uyurken öylece,
Islakken gece,
Soğuk ve anlama yüz tutmuşken şiirler,
Serüvenler başlıyor.
Kitaplar ağaç oluyor,
Kalemler,
Kağıtlar,
Birer birer ağaç oluyor,
Sen oluyorum,yeşil oluyorsun.
Mezar düşlüyoruz,
Ölüm gibi kokuyoruz,
Kırılmış zincirlerden kaçıp geliyorlar.
Omuzlarımızı acıtırcasına,koşuyor bu insanlar.
Bir şarkı açıyorsun,
Sesi uzaktan,
Sesim solundan geliyor.
Yazarken okuyamıyorum,
Ben hep çirkin okurum,
Adın geçiyorsa bu şiirde,
Sana yazık olur,
Çiçeği koparıp,ağlatmış gibi,içim acır.
Yazarsam,
Okursan,
Beş sene değil,misali affımdan beşbin sene geçerse.
Ve;
Ben hala yazıyorsam,
Bilesin,çığlık gibi seviyorum seni.
Şiirim kan dahi olsa,
Kuralsızca seviyorum.
Yüreğine kural koymak,
Karıncaları ezmek gibi günaha meyillidir.
Hem ben umut etmeyi,
Bisikletten düşmeye yakınken öğrendim.
Düşmedim mi? Düştüm.
Acımadı mı canım? Acıdı.
Boylu boyunca kan oldu dizim.
Umuda,sözüme ihanet etmedim.
Koştum.
Ne bisikletim kaçtı,ayaklarımdan.
Ne yollar her seferinde canımı acıtabildi.
Hata yapıp,seni öpmeden ölürsem bir defa daha.
Göğsünü gerdirip açmadan sen,şiiri bırakırsam.
En çok seni affederim.
Kendime kızmaktan vaktim kalmamış,
Dünya sular altında boğulmuştur zaten.
Gözlerini kıs,öyle oku.
Gül,
Buruk içine,söz dolsun.
Ne gözümün rengi değişir,
Ne gülüşün çirkinleşebilir artık.
Sana değiyorum.
Saçların,parmaklarımı tutsak ediyor,
Gözlerini kıs,öyle oku şimdi bu şiiri.
Ben,
Gemilerin kıyıya yanaşacağına hala inanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder