30 Aralık 2015 Çarşamba

Kurt'Sürgünü

Anlaşılmamış mektuplar yazmışsın,
Kavramsallığın edebiyatı bu.
Ne varsa ben diye,
Sende kalmış,
-
Günlerdir yazmam gereken yazılar biriktiriyorum.
Odanın sıcağını,
Kotumun cebini,
Şekerin mavisini,
--
Birikince yazılar,
Dudağına kesik alfabeler doluyor.

Değişiyor gün,değişiyor rengi gecenin.
Kılıcım,kuşağımdan düşüyor.
Oturtamamışım bu yüzüğü parmağıma.
Güzün canımı acıtıyor.
--
Şimdi..
Öldürülmemiş saysan kendini,
Ciğerlerim dahi yok oluşa düşse.
Atlar,at olup şaha kalkar.
O sıra çıkar aramızdaki,göğüs basıncı ezilerek.
-
Seni sevdiğimi birde bu açıdan belirtmek isterim.
-
Ellerine el değerse diye,
Bu kedileri içimde öldürüşümün,
Nevruz bayramına denk gelmesi pek idealdir.
Sen bunu bilmiyorsun.
-
Pinokyo göğsüne ' Allah kazıyor.
Örtünü çıkar,kurtlara renk fark etmez kızcağızım.
Meşe,gürgen,palamut
Sulamazsan hepside ölür.
Sesi kısılır söyleyenin.
Ve ellerim senin karın boşluğuna adımı kazıyabilir.
-
Bırak küçük çocukları,
Bırak bu şekere boyanmış elmaları,
Ben lunaparkları sevmem.
-
Haydi,
Hayyam şarapları koymuştur,
Nazım gelmeyecek sürgünden,
Peygamber çoktan yorulmuş.
-
Buradan savaşa geçelim,
Ölmezsek çayı ben demlerim.
Ve;
Sevişeceksek kahrolur faşizm.



23 Aralık 2015 Çarşamba

Kaplumbağa'Kırık.

Kalem tutan elimi günden sakınmışsın,
Parıltısız yüzüme,salkım sarmışsın.
Aydınlamamış camının yansıması,
Kapatmışsın.
Ne olmuşsa gün aydınlığına yıkılmış.

Senin arka bahçelerinde,beni vururlar.
Okuduğun kitaplar arasına giremem.
Sırtıma kesik atarlar,senin arka bahçelerinde.
Yaprak düşse,idam ederler beni.
---
Ah o arka bahçelerin,

Ne kedilere yuva,
Ne ateşlere baca oldu.

Ben;
Odanı çiçeklerle süsleyemem,
Şairliğimi suçlarlar.
--
Yakınına varamam yatağının.
Ben o kavanozları kırarım,
Oturamam,düşerim sandalyelerden.
Ustada olamam,bekçide.
Senin arka bahçelerinde,beni vururlar.
-
Kapanır kapın,
Anahtarlarına kokumu sunamam.
Gelmeden sen,karanlığına evinin kırmızı halılar seremem.
--
Yakup dört döner bu evinin hükümdarlığında.
Sokak'köpeklerine,insan dahilinde köpekler yüzünden,
İyimser olamam.
Laf edemem şairliğine,
-
Sesin çatallaşsa sesim yüzünden.
Gözüne girmese uyku,
Gözüm yüzünden.
Ve yazarsa kalemin,kalemim yüzünden.
Ben;
Kendi kilimi kıramam.
--
Bu satırlarda geçersin buradan.
Yolunda sarı şeritler,
Onunda ayın,aysız geceler dolanır.
O vakitler geçersin buradan.
Sarkık suratlar,
Ve gülmemem dahilinde,
Tam karşımda yalandan gülenler yüzüme.
Seni bana bırakmazlar.
Sen,kendini kırık kaburgama bırakmazsın.
--
Lügatımda varsa hatam,bırak hata kalsın.
Satır satır suç işledim.
Boy boy başlıklar koyup,ışığa gölge sundum.
Gece bu bırak öyle kalsın.

Noktalı'Satır.

Uyan gözüm,
Özüm.
Uyan.
Bir cümle belle.
Aya,göğün derinine,
---
Kızıl aksın bu şiir.
Uyan canım.
Dudaklarına,dudaklarımı;
Gözlerin açıkken değdirmek isterim.

Şairliğim bu aralar,çocuk kabilesine katılmış olabilir.
Seksek taşlarına,elin on birine dönmüş sayılabilir.
Zencefil değil bu büyüten bizi,
Ruhumda bir çıkmazın mapusluğu,
Dört yanımda kitaplar var.

Uyan şimdi başkenti ben olanım.
Mevsimin sıcak.
Ne yana dönsem,yanlarım yanıyor.
Ayak bileklerim sargılı.
Haritanın soğuk iklimleri var,
Uyanda al çantanı.
Uyanda,teker üstü otobüslere binelim.
Yanımda olmanın hissi kazaya sebebiyet verir,
Parmaklarım kırılır,
Yüzüme kan,
-----
O suların saatinde,
Bırakırım' 
Görüşüm alçalır da,
Şiirim sise bulanırsa,
Sende uyanmış olursan,
Ben kanı bırakırım,
Kanamaz yanlarımın yanları,
Sarmam bileklerimi.
----
Saçımı yana yatırıp,
Kesmişsem sakalımı,
Tebessüm dahi ediyorsa yüzüm,
Üstüme bi ceket atmışsam,
Allah surlarını çekmiştir dinime.
----
Orası sıcak dedirtiyorum.
Ne kum örter,tenini.
Ne duaya sığdırırım ben.
Bırak cennetliği,
Hadi uyan.
---
Uyan,
Sonra gülmemiş sayılıp,
Ağustos dahilinde dahi,
Deniz'uzak kalıyor bedenime.
-
Cemal Süreya' yı kirletiyorlar.
Çaya besmelesiz şeker atmayı öğrettiler.
Uyanmıyorsun,
Uyumak saatlerimi aşıyor,
-
Sen yeni diller öğrenirken belki,
Çiçek bırakılırken toprağına,
Israrla şehrimi savunuyorum.
--
Gidip edebiyata aşık olamadım.
Divanı,
Lügatı,
Türkü,
Öğrenmedim.
Aynı kaleme,aynı satır.
Aynı gün,
Sene ayrı,
Bin padişahtan sonra Cumhuriyet.
Toprak aynı.
Kellem,suçlu.
Şiirlerim,yardım ve yataklık.
Ölüp,şiir bırakana.
-
Uyan.
Bu son satır.
Noktadan nefret ettiğimin son satırı hemde noktalı.




22 Aralık 2015 Salı

Kağıtsız'Oda.

Güldüğün her dakikaya müebbet sevgilim.
Gözlerinin düştüğü asfaltlara,
Karınca yuvalarının etrafına mesela.
İskele yanı bir vapur seferi gibi,
Kadıköy simitine hasret bu gülüşün sevgilim.

Yanıma uzan,
Boyundan,boyuma bütün.
Biraz uzun kalırsam,
Şehvetin artarsa,
Bilesin alnın hükmüm.

Soğuk ellerini belime dokundursan,
Saatin pillerini çıkarsam.
Duvar örsem camına.
Sabah olduğunu bilmesek.
Uyusan,uyansan yanımda olsan.

Bilmem bir sene kaç gün,
Bilmem saat kaçı kaç geçerse sabah olur..
Hiç bilemem ben zaten,sen gayrısının olduğu şehri.
Gidersen,
Erzurum'a kar düşmezse.
İklim değişir de İzmir'in sokakları beyazlarsa.
Saçlarım dolanır ellerine,
Sakalıma karışır gülüşün.
Gözüme Güneş değerde -kurur ağaçlar.

Gitme sevgilim,
Aşiretsiz bu sevda,
Savaşsız,umutlu.
Olursa şayet gönderin,inançsız.
Ya sen kazan,
Ya ben sevgilim.

Uzun yolları sen seç,
Şarkılar yazayım,okusunlar.
Islık gibi duyarsan sesimi,döndür gözünü.
Özümde özün var.
Beş lira etmez bu sözü sen olan şiir.
Beş bin sayfada sürmez zaten.
Yüreğini kapsar,
Omzumu,başını,
Göğüslerimizin değme noktasını alır sevgilim.

Bu gözlerim,
Gökyüzüne doğrultmadan renk vermiyor artık.
Sakalım zaten karışmış.
Ellerini ver sevgilim,
Çöz şu matematiğimi.
Çöz kurtar beni seferi dönüşsüz yollarımdan.

Az değil binalar,
Hepsinin arasına bakkallar sıkışmış,
Büyük ışıkları yok.
Bu şehirde büyük binalar yok zaten.
Kar gelmeden toparlanmaz sokaklar.
Kara basmadan,incinmeden ayağımız;
Yola yol denmez.
Çıkar üstünü,nefes al sevgilim.
Entaren askıma,şiir.
Vücudun vücuduma teorisi çürümüş bir bilim gibi yaklaşır.
Vazgeçmem kalemden.
Dilimdeki kelimelerden,
Ölümü beklemekten.

''Senden sevgilim.

Bak bu aruz,
Bu klişe,
Bu kahvesiz,
Burası tam olarak,şiirsiz sokağın.
Bir altta gönlüm.
Bak bu sen.
Boyun,ayakkabın.
Evim,yatağımda yastığın.
Bak bu Ümit Yaşar'
Oku.
Yağan kar ol,
Gece ol sevgilim.

Herkes değil,
Herkessizlik bu hayatım.
Film oynadığı kadar,
Şarkı son davul sesine,
Güneş batana,
Sen ölene,
Yahut beni öldürene kadar.

Hadi kalk,
Fransızca çoğalacak yoksa,
Almanlar iri kıyım,sevmeyecekler bizi,
Kendi toprağında Türk olamayacaksın sevgilim.
Hadi kalk.
Şarap beyaz,sokak gece.
Kalkta ömrüm kaç şiir edeyim yazayım..







16 Aralık 2015 Çarşamba

Horoz'Eti

Tutunursa gece bikini yıldızlar arasına.
Sevişilmemiş şiirler yazılabilir.
Beni derinimden öpmüş olursun.
Hem bana bakma ' ferman padişahımın.
Gülüyorlar,görüyorlar.
Bu insanlar sekiz ayaklı,
Sevişeceğimiz şiirler yaz bana.
Seviştiğimiz ayakkabı boyaları al.

Oturup Kürtçe öğrenelim,
Bilinir o zaman savaş temposu.
Su sızar,kaynağından.
Gözüm düşer,uyumamış sayılırız.
Kitap okumamış.
Ayağım ayağına dolanmamış ' sayılır.

Gel seninle,
Şuraya bir bank yerleştirelim.
Oturup Arapça kelimeler tüketiriz o vakit.
Küfürlü kısımları bana kalır.
Bi cigara döner sana doğru.

Gel seninle,
Bir mevsim yaratalım.
Şairi,şiiri siktir et.
Sevmeye yönelme olgusu,
Gözünden,en içinden geçer insanın.
Elinden,belinden kavranır aşk senin.

Bilesin,
Umuttan öte..
'ALLAH var'





2 Aralık 2015 Çarşamba

Başlıklı'Başlık.

Affına sığınıyorum bu şiirin.
Birazdan içeri alacaklar beni,
Göğsünü aç.
İçeri alacaklar,elime demir değdirip.
Beni saklayacaksan.
Yaz beni,
Beni yaz,tükenmeyecek kalemleri doldur.
Saklayabilirsen beni.

Bakma cümlelerime.
Bayağıdır rüya görmüyorum.
Üstümde yorgan,üstünde yorgan,onun üstünde yorgan.
Boğuluyorum.
Alıp yanına koy beni.
İktidar yandaşı değilim.
İçeri gireceğim birazdan.
Son görüşün gibi öp beni,
Rakıyı öyle koy.
Sek içeceğim.

Zaten sabah senden önce uyanmam,şiir olur.
Gidip ekmek almam.
Gelip,seni öpmem.
Uyandırmam.
Baştan aşağı şiirdir sevgilim.

Günler aydın değil,
Gazeteler buruşuk,
Bu kahve,eskisi gibi kokmuyor.
Geç açmaya başlamış.
Gece ol sevgilim.
Sabahın bir vakti göz göze gelirsek.
Ve durmazsa zaman olduğu yerde,
Seni görmek ilerlerse her dakika.
İsyan etmek durumda kalırım.
Bu beni kalıcı günahlara sürükler.

Gece ol sevgilim.

30 Kasım 2015 Pazartesi

Üstü Altı ' Şiir.

Tarihsel yanılgılar arasında,
Koşmanın hazzını tutuşturdum bugün.
Yorulmak ikna edici bir savaş arası,bayrak açıyordu.
Beyaz bayraklar açılıyordu yüreğimize.
Sen bunu;
Deniz üstü taşlar mecmuasında öğreniyordun.
Görmek,kalıcı hasar.
Yaralanmak,kan değerlerine işliyordu.

Bilinmez şiir,
Bilinmez bu şiirlerin satırları.
Sen şiir,
Ben şair.
Sen şair,kimi zaman.
Öğrenilmiyor bu yılmışlık.
Bu adım karmaşasına kadeh kaldıramıyoruz seninle.

Bir Budist köşe bucakta karalama yapıyor.
Allah'ı sorgulayanlar var o tarafta.
Ve burada bir adam,demir dövüyor.
Demir kızgın,gökyüzü,şarap hep kızgın.

Şehri üşütüyor bu hava besbelli.
Camını,önünü,sözünü kapat.
Eserse bir vakit rüzgarın boncuğu.
Kırılır dalın,su döksen donar.
Yetişemez,büyütemezsin.
Aç gözlerini,
Aç varış yerim olan ellerini.
Aç öylece,
Sokul,benliğime.

Arkana bakarsan şayet gayr'i meşru bir tiyatro bulursun.
En önden yer edilmiş sana.
Ben atlı karıncaları kaçırmışım.
Ay çiçeği,yarısını kabul ettirip bırakmış.

Saçını,saçıma değdirmişsin,
Öyle görmüşüm.
Rüyaya hüküm,kaleme şiir işlemiyor.
Öyle yazmışım.

Yazdıkça,yazası vardır insanın.
Satır satır öpesi gelir seni.
Öpesim gelir,
Öpesin gelir.
Ormanlar,gözüme bırakır rengini.
Ormanca nehirler akar,yaralı göğsümden.
Ormanları sana bırakırım.
Beni bırakırım.
Seni bırakmam.







26 Kasım 2015 Perşembe

Lamba Değil'Dünya.

Aynı katliama sürükletirler bizi.
Kanlı çiçekler,ayağımıza dolanır.
Bir kılıç çekersin,bir ölüm yazarım.
Kesin al yazması,sevdiğine düşer o zaman.
Kuşlar,Paris üzeri gelmeye başlar.
Sürgün yerim,hasret çekersin.

Hem;
Bu hava kış,
Bu hava göç.
Bu hava ' sen.
Girişim endeksli bir panzehir bu hava.

Baksan da,
Diğer taraf daha yeşildir.
Göremezsin. 
Görsen de,
Avuçlarından kandır,avuçlarım.

Şair olup,çok yol gidememişler.
Çakıl basılmış,memeden kasığa.
Tekerler yanmış,kalem çizmiş.
Pek yol gidememişler.

Kadın doğmuş,kadını yazmış.
Adam,kadını.
Çocuk,silahı.
Düşman,pusuyu.
Varsın beni yazmışsın.
İki satırda bir,senden bahsetmişim.
Okuyup,bakmışsın.

Duyulmamış şarkılar bestelenmiş.
Ölü besteciler.
Dağ gri,bulut ervah.
Ey bildiğime çalan,
Gel çal.
Öyle vur,çal bu şiire kendini.
Dinle çalamadığım,gökyüzüm.
Dinle beni,
Öyle yazıyorum.

Sigaraya,ateş yetmiyor.
Seni göremediğim manzara,manzara değil.
Mantarlar zehir.
Bu satır medet.

Uyurken sen,
Uyurken ben yanında.
Omzumu uyuşturma dahilinde,
Ve küçük bir ışık yansımasında.
Bir şiir yazarım.
İçini sen boyarsın.
Sen okur,sen sularsın.

Bu kadarım ben,
Bin çiviye,bir çekiçle vuramam.
Ağacı kesemez elim,
Besbelli ağaçtan yaratılmış kağıda,kestiğimden şiiri.

Şimdi bakıp,
Öylece durduğum yerden bakıp,
Manzarasız şehrin camından bakıp,
Göremediğim uzaklarını çizeceğim,ülkenin.
Şair olup,
Boyama yapamayacak kadar küçük ellerimiz yok.
Bir parmak,diğer parmağı kırabilir.
Ağlamaz kimse,
Lal çalıyor,
Duyuyorsun.
Boylu boyunca yanımda yatmanın bir anlamı olmalı,

Haydi Timuçin,çek kılıcı.
Keskin kılıcını,boğazdan geçir.
Yanında öleyim,
Boğazıma kılıç,
Elimde daha keskin bir kalem.
Toprağı süsleyeyim.
Bırak öyle öleyim.




18 Kasım 2015 Çarşamba

Cephe'Burgusu

Uslu durdum.
Sustum,durdum.
Zaman geçti,ölüp bile durdum.
Şiir yazıp,çok duramadım.
Evernus kralı yaşamayı bıraktı.
Pers prensi o sıralar kumları öpmüş.
Bende adım atmayı öğrendim.
Yürüdüm,durdum.
Gülüşünü buldum.
Siyah ceset torbaları gibi oldu gökyüzü.
Yanına,bakışımı koydum.
Artık sen beni bilmiyorsun desem yalan.
Söz,sükut.
Ömür,kalıcı hasar olur.
Var edilmiş bir gülüşün kalır.
Hikayeler bilindiği kadar uzun.
Martı beyaz,
Ölüm,ölüm gibi.
Kokusu ağır.
Ki ölüm,şairin ceketidir,değere binsin diye.

Bu senin siyah bir bakışın var,
Günümü dahi gece kılıyor.
Gece oldu mu öyle,seninle yorgan altına giriyorum.
Utanıyorsun,
Utandığımı belli etmiyorum.

Ay dendiğini gibi kıvranıyor.
Bak şuradayız.
O yıldızın kenarına su dökülmüş.
Bir yana geç,orada şekerler hala pamuktan.

Haydi kalk,
Haydi ellerini uzat,dans etmeliyiz.
Palyaçolar sirtaki yapıyorsa.
Nefesini hissetmeliyim yüzümde,
Haydi sokul.

Savaş çıksa gideriz korkma.
Şu şeriat masalları bizlik değil.
Liderler para,biz ekmek kavgasındayız.
Kaç şiir eder,aynı yatağa girmek seninle.
Kaç şehri dolanırız.

Dört satırım var görüyorsun.
Görüşe göre,beş.
Sana göre altı.
Satırlar arasında hep sen.
Senin kalbin,aforoz.
Oradayım.
Tam oradayım ben.

Kapat gözlerini,
Çantanın yanına bir şişe iliştir.
Ne deniz uzak,ne gezilecek yerler.
Kapat gözlerini,Şeytanı mazeret gören,Allah'a sığınan.
O güzel gülüşünün takdiri,gözlerini kapat.

Gidelim.



16 Kasım 2015 Pazartesi

Saatli'Aklım

Üçü dört geçer bir vakit.
Kıvranır salıncak üstünde karnım.
Yağmurda yağar.
Ölümde kokar,mezarlar.
Sayfalar delik deşik,
Terliklerim zaten ıslak.
Bıçaklar,kitabın sonundan,başından anlamaz.
Bende doğurmadan seni,doğmam.

Üçü beş geçer sonra bir vakit.
Kış soğur,
Elin,yüzün soğur.
Terliklerim donar.

Sevdiğim,kalıcı hasarlar çığır açabilir.
Sen manolya dersin,
Ben papatya.
Bu dilimize sarmal örgüler sürükletmez.
Ki sürüklenmez ayakların.
Botun ağırlığı,yüreğe hafif indirgemeler de bulunabilir.

Aşağı kata inersin,
Orta katta bir sigara çalarım sana.
Bir şarap,
Gelirsen,güle gün doğar.
Güneş açar,kış vakti.
Kaçamak gölgeler bulur öpüşürüz.

Bırak aynı ışık olmasın rengi gözlerimizin.

Hem ünsüz benzeşmeleri de attan düşer.
Liderde,samanda.

Üçü sekiz falan geçer sanırım şu sıralar.
Ay,aşifte yıldızlara kaymaya başlar tam o vakit.
Canını alır gökyüzü,canıma katar.

Üçü çeyrek geçmek üzere bilirim.
Sigaramı yaktığımdan belli.
Seni üçten,öncesinden,gün doğumdan beri düşündüğümden.
Ezbere sayılır saatli aklım.

Gel,
Sevdiğim,
Mektup denmez bu şiire,
Ayette diyemem.
Seni yazdığımdan,yine sen derim.




14 Kasım 2015 Cumartesi

Kışlık'Portakal

Saçından başlıyor gülümseme.
Ayak uçların gülüyor.
Göğüslerin,montun.
Gülümsememi alıyor,gülümsemen.
Dayanamıyorum.
Akdeniz bile hala sıcakken,baş edemiyor gülümsemenle.
Gülmene alışıyorum.
Bakışların yarışıyor,baktığım dört bir yanda.
Bakamıyorum.
Ölürsem,çiçeklerimi kimse sulamaz.
Şiirlerim kalır,
Seni tamamlamadan bırakamam yazmayı.
Beni tamamlamadan öldüremezsin.
Siyahız seninle.
Şehir öylece gri zaten.
Gözlerim gölge oluyor,
Dalgalanıyorsun.
Kıvrımların ve diz kapakların.
Hepsi baştan sona şiir yazdırıyor adama.
Latince kelimeler üretiyor o sıra lehçem.
Yüzünü görememe telaşı,ipi salıyor.
Boğazım mor,soluğum kesik.
Son bir iki satır yazmaya çalışıyorum.
Bir defa daha seni,
Ben hep seni yazıyorum.
Saçından başlıyor diyorum gülümseme.
Ayak uçların gülüyor,görmüyor musun?
Uyutmak istemiyorum seni,
Uyuman dilini sessizleştiriyor,
Sesini özlüyorum.
Konuş benimle,
Aynı yatakta nefes alma telaşına düşelim.
Bir sabah yanımda uyan.
Bir sabah daha.
Her sabah.
Serüvene kapılmış gibi,gözümü kirpiklerinde açayım.
Ve üşürsen,
Titretirse yüreğine,hava koşulları.
Ellerin sırtıma zulüm gibi soğuğu yazabilir.
Ayakların saklanabilir o sıra ayaklarım arasına.
Dudaklarını koruyabilirim.
Dudaklarımla şiir yazabilirim mesela.
Elbette gülersen,
Saçından başlayıp,çenende biterse.
Bilirsin,
En çokta beni seversen.

6 Kasım 2015 Cuma

Affı'Misal.

Ahh...
Bu çığlıklarımı biraz duyar mısın?
Dört gözlü canavarlar,dolap diplerinden bizi izliyor.
Hem lunaparklar,kış vakti çalışıyor artık.
Dönme dolaplar boşa dönmüyor.
Sıcak ekmek kokusu gibi gülüşün zaten.
Tüm güzelliğin orada,
Orada uyutuyorsun umudu bilirim.

Sen uyurken öylece,
Islakken gece,
Soğuk ve anlama yüz tutmuşken şiirler,
Serüvenler başlıyor.
Kitaplar ağaç oluyor,
Kalemler,
Kağıtlar,
Birer birer ağaç oluyor,
Sen oluyorum,yeşil oluyorsun.

Mezar düşlüyoruz,
Ölüm gibi kokuyoruz,
Kırılmış zincirlerden kaçıp geliyorlar.
Omuzlarımızı acıtırcasına,koşuyor bu insanlar.
Bir şarkı açıyorsun,
Sesi uzaktan,
Sesim solundan geliyor.

Yazarken okuyamıyorum,
Ben hep çirkin okurum,
Adın geçiyorsa bu şiirde,
Sana yazık olur,
Çiçeği koparıp,ağlatmış gibi,içim acır.

Yazarsam,
Okursan,
Beş sene değil,misali affımdan beşbin sene geçerse.
Ve;
Ben hala yazıyorsam,
Bilesin,çığlık gibi seviyorum seni.

Şiirim kan dahi olsa,
Kuralsızca seviyorum.
Yüreğine kural koymak,
Karıncaları ezmek gibi günaha meyillidir.

Hem ben umut etmeyi,
Bisikletten düşmeye yakınken öğrendim.
Düşmedim mi? Düştüm.
Acımadı mı canım? Acıdı.
Boylu boyunca kan oldu dizim.
Umuda,sözüme ihanet etmedim.
Koştum.
Ne bisikletim kaçtı,ayaklarımdan.
Ne yollar her seferinde canımı acıtabildi.

Hata yapıp,seni öpmeden ölürsem bir defa daha.
Göğsünü gerdirip açmadan sen,şiiri bırakırsam.
En çok seni affederim.
Kendime kızmaktan vaktim kalmamış,
Dünya sular altında boğulmuştur zaten.

Gözlerini kıs,öyle oku.
Gül,
Buruk içine,söz dolsun.
Ne gözümün rengi değişir,
Ne gülüşün çirkinleşebilir artık.
Sana değiyorum. 
Saçların,parmaklarımı tutsak ediyor,
Gözlerini kıs,öyle oku şimdi bu şiiri.
Ben,
Gemilerin kıyıya yanaşacağına hala inanıyorum.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Şiir'Çiçeği.

Bir şiir yazsam.
Adım olsan,
Adımım olsan.
Aynı yola iki ömürden girsek,
Ahh vebalimi,cennete çeviren.
Şimdi kuşların kanatlarını birlikte boyasak.
Öyle gülsen.
Ölümce,ömrümce.
Sen hep gülsen.
Bilirim o zaman temmuz,kasıma denk düşer.
Gitmez kış,ellerinden soğuk.
Hep ihtiyacın olur ellerime.

Sıcak tenine sarılasım gelir benimde.
Baştan başa,
Saçından,ayağına.
Mumsuz sahnelerde,şiirler beslerim.
Büyütür,koynunda uyutursun.
Bir parça benden bölünür yatağına o denli.

Öperim.
Çekinmem,çekilmezsin.
Öper kalırım,
Hevesle değil aşkla öperim.

Bu şehirde yaşamak,kalıcı sayılır,
Sen varsan.
Zaten 'sen bilmezsin'
Kendi gülüşünü de öpememişsindir.
Bir ben bilirim,
Kalanlar bilmeye çalışır.

Müzikler açılır.
Duvarlarda boyanır,
Sende bilirsen.
Vitamininden değil,sevdiğimden sıkarsın portakalları.
Mandalina kabukları,sobaya yakışır.
Dudağım,dudağına.

Hasretsem şehirler arası yolculuğa,
Yanıma bir bilet almış,
Sen demişsem.
Omzumda uyu diyedir.
Gelirsen,
Yanıma oturur,uyursan.
Bilirsin o omzun senindir.

Al bu şiiri,
Üçüncü çekmeceye koy,
İkiye ben,bire sen.
Yanarsa dörtten yansın.
Önce ben,
Sonra su olsun,söndürsün.
Yanma sen.


27 Ekim 2015 Salı

Kan Şarabı.

Şiir düştü geceye,
Bu geceyi düşürdü.
Söze uydum,sana uydum.
Yazdım bu gece.
Kediler döküldü sokağa,
Köpekler ezana eşlik etti.
Balıklar boğuldu,
Sefer saatleri yaklaştı bu gece.

Sınır çizgileri tebeşirle boyandı.
İp atlamaya yeltendim sanki.
Mavi duvarlara gülümsemeler çizdim.

Soluma düşür,saçlarını.
Sağına bir el uzatayım.
Canımın kenarı,
Adımın,hakimi.
Yargıya bırakma beni,
İdamıma el kaldıranlar olur.
Ölürüm,
Ölürsem dahi isterim gülmeni.

Vapurlarda çay soğuk satılmaya başlarsa,
Martılar,simitleri beğenmezse.
Sokak müzikleri biterse şayet,
Kalemin ucu kırılır,
Sayfalar tozlu,
Şehir zaten duman.
Birde somurtursan sen,
Ne anlamı kalır yüreğime,yarenin.
Saza,türkünün.

Şeytanı görsem korkmam ben zaten,
Bismillah derim,
Toprak,canlanır.
Arapça kökenli harfler doğar.
Bir bebek büyür,sana benzer.

Savaş bu kadar yakınken,
Şiir önce sokağa,
Sonra ölüme düşerken.
Bilinir,
Bilirim.
Zaten öyle denir.

'Umut Hep Var'

25 Ekim 2015 Pazar

Siyah'Kağıt.

Ağlasam kağıda,şiir olsa.
Şayet yalnızdır şehir,
Bu şiir,evim olsa,uyusam.
Ah sayın bayan,dört adımda bir dönüp baksan.
Nehirler aksa içime,
Sesime bir kurşun.
Sırtıma bir kuş,
Şiirimde sarılsak.

Telaffuz etme söylediklerimi,
Bakışların öldürüyor.
Uzaksak,koşup yetişemiyorsak,
Yan sokak senindir.
Kesin üşüyorsundur.

Bir aşk,kana değerse,can olur.
Bir mum can alabilir.
Şimdi söyle,
Hangimiz böğürtlen?
Hangimiz el?
Lekelenecekse dudağıma kadar ten bildiğim.
Bu talep,kırmızı ışıkları yok eder.

Dokun göğsüme,
Dokun bu şeriat saçlarıma.
Meyve ağaçlarının dalları kırık,
Pürüzlü asfalt,
Tökezleme,gel dokun.

Bilmen gerekir yılın son ayı sen değilsin.
İlk harflerinle bir kadınsın öncelikle.
Gövden boyalı.
Öyle diyorum.
O da diyor.
Burada bir bakkal var en çok o söylüyor.

Bu parmaklarım kan boyası.
Kağıt siyah.
Sen urgan.
Ben çivi.
Gel ölümden kaçalım,
Tabure düşmeden,
Temmuz gelir nasıl olsa,
Haydi..
Sabah olacak.
Tut ellerimi.

20 Ekim 2015 Salı

Bilinmez'Şiir.

Ölüm olur kan.
Tren istasyonları yara içinde kalır.
Ölüm olur can,
Kesilip,daralır.
Sokağa düşer intikam,
Yasa boğulur umut.
Ben sana kalırım,
Bin adım geçse dahi,
Bir uçak düşse,
Allah sorgulansa,
Ana telaşlansa,sana kalırım.
Bıçağa batar sırtım.
Çamura sürüklenir ayaklarım.
Şahittir şiir yine seni ararım.

Vebaldir insan,
Ziyan uçuşur havaya,
Telaş gibi,baba gibi.

Bilinir ki ayrılıktır evlat olmak.
Babayı özlemek,erkek adamı da ağlatır.
Mektuba da sarılır o denli sigara.

Uyunmaz,
Uyunur da duvara dert vurulmaz.
Dert tavana tokat olur,
Yüreğe fer,

Birileri büyür,
Anne deyip büyür,
Baba deyip büyür,
Kimisi ailem deyip büyür,
Ağlayıp büyür biri,
Büyümek için büyür,

Çocuk olur kimi,
Yazmayı öğrenir,
Yazılmayı öğrenir,
Silmeyi,
Yırtmayı,
Saklamayı öğrenir.

Ben düşerim mesela,
Yapraklar,cevize kadardır.
Balta kolumu koparabilir,
İsmail Hakkı çalıyorsa,kesin sigara içilir.

Basık odada zengin olma telaşı yorar insanı,
Otobüse binip,cam kenarına oturamama.
Kısa mesafede taksiye çok para verme,
En çok gülmemek yorar insanı,
Çene ağrıtmaz,yürek ağrıtır.
Bel büktürüp,yaşamak dedirtir.

Yaşamak,
Ölüm olur,
Ölüm,korku.
Korku,yaşamak olur.

Birileri her zaman daha çok sever.


17 Ekim 2015 Cumartesi

Şehr-i Şiir.

Dayanmaz şehir,
Kül bana döner,ateş sana.
Şeytan çarpılır,
Bir elma,şeytanı çarpabilir,
Ekşi elmalar güzeldir,
Gözlerimde güzel.

Söze dil,
Dile din,
Dine Allah gerekir.
Allaha kul,
Döngü içinde rakı içilebilir,
Sekse ve peynir güzelse,
Kavunda kesilebilir.
Kimisi acı içer,
Kimisi acıya.
Sancı kadına düşer,
Beyaz adama.

Gülmek yakışıyor der Vahdettin.
Bıyık uzatır Süleyman.
Edip şiirden,edep insandan ölür.
Yüreğim soğursa yaslanırsın kış vakti.
Şiir bitti,sona geldi şehr-i şiir.
Şere ortaksan ve korkutmuyorsa bu kin,gel.
Gülmeyi unutup,
Saygıyı boğup gel.
Siyah giyip gel.
Ölüm alıp,gitmeyecek gibi gel.

Cebine iki lira yeter.
Cebime bi sigara.
Mektuba pul,
Denize martı.

Öyle gel,


10 Ekim 2015 Cumartesi

Kimi'Kimisi'Kime

Ansızın gelir,
Ölüm gibi gelir,
Senin üzerinde kıyafetler vardır,
Çıplak bırakıp gelir.
Tanıdığın İstanbul silinir,
Ankara soğur,
Ege sular altında kalabilir.
Öylece düşüp gelir.
Sigarayı hep yarıda içer mesela.
Çakmak yerine kibrit kullanıp gelir.
Gitar çalmaz,türkü bilmez,
Ölenle ölmeden gelir.
Savaş dersen bir kere,
Sevişmeyi bilmeden gelir.

Gelir ki,dağın rengi yeşil kalmaz.
Gökyüzü kızıl,
Yer kan.

Kimisi sevip gelir,
Kalır,
Göğsüne basar,uyur.
Bıçağı keskin bırakmaz,yara alma diye.

Öldürüp gelir bazıları,
Nefes kalmamışken dünyaya bırakacak,
Göğsünü ikiye bölme hissiyle,
Korkmadan gelir.

Yerine göre çoğu,
Gelmeden ölür,
Gidersin,
Kara bulut kokar sokak.
Şarap,mideye dokunur,
İçemeden dökülür.

Çeyrek asırlar,ölmez.
Geldikleri gibi kalır,
Kalınanla yaşar,
Ne bıçaktadır merhamet,
Ne üzümde.

Kimi şiirle ölür,
Kimi masalla,
Biri uyur,
Biri büyür,


8 Ekim 2015 Perşembe

Kurbağalar Gridir.

Öncelikle yaşamayı öğrendim bu şehirde.
Onun öncesi var elbet.
Yürümek,okumak,ağlamak,düşmek.
Çok şey öğrendim.
İnsanların gittiğini öğrendim.
Kaldıklarını,
Birilerini bu şehirde yaşatmak istediğimi düşündüm.
Düşünmeyi öğrendim o sıra.
Düzen dolu bir karmaşa bu gökyüzü.
Yıldızlar iç savaşımız.
Ve Güneş tanrılaşıyor.
Seviyorum diyorum.
Ruha eşlik ediyorum.
İki adım,iki adım ileri gitmiyor.
Beton dökülmüş bu ayak seslerine.
Kırılıyorum.
En azın senin kadar.

Yağmur,çamur olup boyuyor gözlerimi.
Sevdiğim gülüşün,dönüyor öylece.
Ellerin soğuk.
Ve göğsüme basamıyor parmak uçların.
Bu acı işkencesine 'şiir' diyorum.
Lügatımca anlamı buna yoruluyor.

Daha ağlayacağız.
Oturup,karşılıklı hiç ağlamadık seninle.
Ki ağlamayı yakıştırmam sana.

Vardır elbet bir siyahın üstüne düşen leke.
Vardır bulutu ikiye bölecek bıçak.

O yüzden kışa zalim denir,
Bahara neşe,


4 Ekim 2015 Pazar

Sayınlar ve Güzeller.

Neyi anlatayım?
Derdi,rüzgar olan yaprağın kırılma noktasını mı?
Yoksa özgürlüğü,üşengeçlikle örttüğümüzü mü?
Söz yoksa,şiir yıpranıyor sevgilim.
Git diyorsan şair ölüyor.
Bekle diyene gül açıyor.
Bekleyene,şarkı çalıyor.
O denli yüzündeki iz,iç kanatır ya senin.
Anlamazsın,
Aynaya o anlamda bakamazsın.

Gülmek güzeldir sevgilim.

Gülebiliyorsan ne ala.
Hayattan daha kötü davranıyorsun.
Davrandığımı söylüyorsun.
Sarmaşık görmemişsin hiç.
Kaybetmeyi bilmiyorsun.
Kim bilir,belki çok seviyorum.
Doğru orantıda bir acı bu.
Aklıma kazınmış,gidecek olman.

30 Eylül 2015 Çarşamba

Şiire'Sen.

Şehir kış,şehir mutsuz. Şiir duru,sen solum. Ömür,nefeslik. Burası omzum,koy başını. Sana inanmışım,sen olmuşum.
Seni özlüyorum. Şiir doluyor elim,hepsine sen diyorum.
Adın geçiyor,
Saatime bakıyorum,
Sende durmuş,
Aksaray uzak,kadıköy deniz.
Girersek,çıkarız sevgilim.
Beşiktaş umut.
Gel dol,kanasın yağmur.
Şiddeti,hiddetindendir sevginin.
Ve sevgim sana kalınca 'yaşamak' dedirtir.
Ümit Yaşar söyler hep;
Şurada bir kapı olmalı Senin ölümsüzlüğüne açılan ,

Burada bir kalbim var,sana açılan.

Sen kokan,boydan boya.
Sanki bir ekmek kuyruğu,
Yahut fasılda bir şişe rakı.
Adına türkü,
Saçına mani,
Yüzüne yüzüm.

Sevdiğim,umut bildiğim.

Fizik kurallarının canı cehenneme,
Farzet gelmemişiz geçmişten,
Elini görüyorum,
Gözlerin bana bakıyor,gözümü alıyorsun.
İstasyonlar soğuyor o vakit,
Yağmur yağıyor,
Bir kibriti ilk seferde yakamıyoruz.
O sıra,cehennem sıcağını hafife alıyor,
Seninle yürümek,
Ayağım takılsa,şehre düşüyorum.
Şehrin dört yanı şiir,adın.
Kaldırımlar mavi,gözün boyalı.
Elim yeşil,ağaçlarda salıncak.
Bir sana dönüyor Dünya,
Bin turdur sevmekten kopmuyorum.

Bakıyorsun ya,

Dinliyorsun öyle,
Edebiyata biraz solcu kalıyorum.
Anlamıyorum desem yalan,
İyiyim desem güven olur.
Seviyorum diyorum,sen oluyorsun.
Seviyorum.
Olduğun gibi,
Yüreğine bi kuş,
Evine ekmek,
İklimine kış,
Çayına yaren.

Sonra seneler geçiyor,öyle tavanda.

Hızlıca ileri sarıyorum,
Sakalımı kesmişim,
Saçların hala Güneş,
Gülüşün yokuş aşağı,
Yormuyor,
Yorulmuyorum sevgilim.
Seneler geçtikçe,
Sevgim artıyor,
Gece yıldızlı,dileği bol.
Umudu şarap,
Sözü sen,
Dile ben.

Seviyorum,

Kışın,şarabı
Yazın,kışı,
Yaşamda seni.